Bu Da Böyle Bir Anımdı...

Herkese selamlar! 

Bugün yazacaklarım biraz "sevgili günlük," tadında olabilir, eğlencelik olarak okunmasını tavsiye ediyorum. 

16 Eylül akşamı Japonya'ya döndüm; neredeyse kendi ağırlığımdaki iki bavul ve bir de minik el bagajıyla birlikte. Evim hava alanına biraz uzak olduğu ve o bavulları tren istasyonlarında oradan oraya sürükleyemeyeceğim için, iki tanesini alandaki bir kargo servisine, ertesi gün evime teslim edilmek üzere bıraktım. Not 1: eğer Japonya'ya kocaman bavullarla geliyorsanız ve gideceğiniz yere kadar ağır işçi gibi taşımak istemiyorsanız, terminallerdeki kargo şirketlerine bırakıp aynı gün içinde veya belirlediğiniz bir tarihte kalacağınız yere teslim edilmesini isteyebilirsiniz. Mis! 

Ev sahibim, saat 22:00'dan sonra gelip evi açamayacağını söylediği için geceyi bir otelde geçirmem gerekiyordu (biliyorum, Türkiye'de olsa iki eli kanda olan adam bile gelir yardım ederdi; ama sırf başka bir ülke diye her şeyin mükemmel olmasını bekleyemem :). Yaklaşık 1 saati trende geçirdikten sonra otele vardım ve şöyle bir yatağa oturup dizi seyredeyim, azıcık dinleneyim istedim. Çok şey istemişim! Odayı havalandırmak için açtığım camdan içeri giren, aşağı yukarı bir mouse büyüklüğündeki siyah böcek, bana işlerin o kadar kolay olmayacağını hatırlatmaya gelmişti! Beni tanıyorsanız, böcekleri ve özellikle de kafam kadar olanları ne kadar sevdiğimi (!) bilirsiniz. Ninja hareketleriyle odamdan çıkıp resepsiyonisti böcek avı için yukarı çağırdım. 1 sprey dolusu ilacı üzerine boca ettiğimiz böceğin ölmeye niyeti yoktu; aksine bize nanik yapıp kaçıyor, ölümüne trollüyordu. Yataklar kaldırıldı, masalar çekildi, bavullar itildi falan derken... resepsiyonistin gözü XJAPAN (Japonya'nın bağrından kopmuş en büyük rock gruplarından biri) bavuluma ilişti ve bir anda konu böcekten tamamen uzaklaşıp XJAPAN'ın ne kadar mükemmel bir grup olduğuna döndü... Saat 03:00 sularında bir Japon resepsiyonistle birlikte otel odasının içinde koşturarak böcek arıyor ve bir yandan da rock grubu muhabbeti yapıyor hale gelmiştik. Olacak gibi değildi, böcek bizden daha akıllıydı ve yavaş yavaş kafayı yememizi istiyordu. Çözüm oda değiştirmekti. Yeni odaya geçtim tabii ki; ama uyku namına bir şey kalmadığı için sabah 9:00'a kadar oturdum ve çıkıp ev sahibimle buluşmaya gittim. 

Ev gezildi, kontrat yapıldı, kira ödendi derken artık iyice yorulduğumu fark edip çarşaf bile sermediğim yatağın üzerine tabiri caizse bayıldım. Artık ondan sonra ne olduysa, kalktığımda berbat bir haldeydim ve ciddi anlamda hastaydım. Olmamalıydı, olamazdı; çünkü gerçekten beğendiğim bir çocukla ilk buluşmama yaklaşık 2 saat kalmıştı. (Evet, ne var yani?!) Hemen mesaj atıp feci şekilde hasta olduğumu ve muhtemelen hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledim. Hikayenin devamında bu arkadaştan M olarak bahsedeceğim, bilginize :) M bana yolda olduğunu ve gelir gelmez beni hastaneye götüreceğini söyledi. Yatağımda yatmış bu "fail"i hak etmek için ne yaptığımı düşünürken, uzun süredir arkadaşım olan ancak  arkadaşlıktan ötesine gidebilecek potansiyeli gördüğüm H'nin aradığını fark ettim. 

Bu noktada konuyu biraz bölüp açıklama yapacağım; malum işler biraz karmaşıkmış gibi görünüyor. Bir kadın olarak pek çok insanla tanışıp konuşabilir, arkadaş olabilirsiniz; ama işler arkadaşlıktan öteye geçmeye geldiğinde doğru seçimi yapmak önemlidir. Dolayısıyla an itibariyle arkadaşım olan ve ilerisi için potansiyel gösteren iki kişi arasında doğru seçimi yapmaya çalışacaktım... Amaç buydu... Ama farklı günlerde!!

H isimli arkadaşım hasta olduğumu söylediğimde "hemen geliyorum," dedi ve ben daha "hayır, dur, arkadaşım geliyor," diyemeden telefonu suratıma kapattı. Problem şu ki; H'nin evi benimkine sadece 10 dakika uzaklıktaydı. Gerçekten de 10-15 dakika sonra H kapıdaydı ve telefonda bir hastaneyle konuşuyordu. İçeri davet ettim ve telefonu kapattıktan sonra ona arkadaşımın geleceğini söyledim. Aradan bir süre geçtikten sonra M de artık kapıdaydı ve bu ikisi tanışmışlardı... Bu yeterince kötü değilmiş gibi hastaneye de üçlü bir kafile olarak gittik... Çıktığımızda eve dönmek için taksi bulamamıştık. H kısa bir süreliğine dışarı çıktı ve geldiğinde mutlu (!) haberi verdi: "Annem arabayla geliyor, eve o bırakacak!" Muhteşem! Bu ikisinin tanıştıkları yetmiyormuş gibi, bir tanesinin annesi de olaya dahil olmuştu... Arabanın içindeki tuhaf durumdan bahsetmiyorum bile... 
Sonuç olarak evime bırakıldım, elimde ilaçlarım vardı, daha iyi hissediyordum falan... Ama burada not 2'ye geliyorum... İyi adamlarla arkadaş olmak önemlidir; iyi bir adamla arkadaşlıktan öteye gidebilmek de önemlidir; ama deneme yanılma aşamasında bu adamların birbirlerini tanımamaları daha önemlidir!! 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Japon Kızlarla Neden Anlaşamıyorum?

Host Derken...?

Japonya'daki Türkler